14-18 Eylül tarihlerinde İstanbul'da biraraya gelecek olan şehir plancılar, kent içinde bütünleşme ve ayrışmayı tartışacak, uluslararası örneklerden yola çıkarak İstanbul'da birbirleriyle iletişim kurmayan grupların nasıl beraber yaşayabileceğinin yolları aranacak.
Dünyanın 65 metropolünün belediye başkanları ve 70'den fazla ülkeden gelecek olan şehir plancıları 14-18 Eylül tarihlerinde İstanbul'da buluşacak. 14-16 Eylül tarihleri arasında buluşacak olan belediye başkanları 4'üncü Dünya Belediye Başkanları Zirvesi kapsamında kent sorunlarını, 14- 18 Eylül tarihleri arasında buluşacak olan şehir plancıları da metropol sakinlerinin 'bütünleşme ve ayrışma' süreçlerini tartışacak. 16 Eylül'de İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş ve 6 kentin daha belediye başkanı şehir plancıları zirvesini ziyaret ederek görüş alışverişinde bulunacak.
700 katılımcı tartışacak
Belediye başkanları zirvesine Washington, Moskova, Yeni Delhi, Şanghay, Frankfurt, Amsterdam ve Atina'nın da aralarında bulunduğu 65 şehrin belediye başkanı katılacak. Zirvenin açılışına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılması beklenirken, şehir plancılarının kongresine de 200'ü yabancı, 500'ü Türk olmak üzere toplam 700 akademisyen katılacak.
Şehir plancılarına ev sahipliği yapacak olan Yıldız Teknik Üniversitesi'nin Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Zekai Görgülü, düzenleyecekleri kongrenin temasının 'Bütünleşme ve Ayrışma Arasında Kentler: Fırsatlar, Tehditler' olduğuna dikkat çekerek, "İstanbul'da birbirlerinden kopuk yaşayan grupların nasıl birarada yaşayabileceği sorusuna uluslararası örneklerden yola çıkarak yanıt arayacağız" diye konuştu. İstanbul'un farklı gelir gruplarının ayrışması adına çok hoş bir tablo ortaya koymadığını dile getiren Görgülü, şehir planlamanın bütünleşme sürecinde ne kadar etkili olabileceğinin de sorgulanabileceğini söyledi. Görgülü, şöyle devam etti:
Temel neden gelir uçurumu
"İstanbul'da bir kısım plazalarda yaşıyor, bir kısım kapalı, korunaklı sitelerde yaşıyor. Öte yandan kentin yüzde 65'i yasal olmayan yapılarda yaşıyor. Bu gruplar arasında bir iletişim yok. Herkes kendi hayatını yaşıyor. Planlama tek başına bunu çözebilir mi? Evet demek biraz güç. Mekanlara insandan daha fazla anlam yüklememek gerek. Bu iletişimsizliğin temel nedeni gelir grupları arasındaki makas. Bu makasın kapatılması lazım. Sadece mekan planlaması bunu çözemez; ancak planlamanın da önemi tartışılmaz. Planlamaya karşı duruşun değişmesi lazım, şehri planlama kavramının daha çok dikkate alınması lazım. Mesela, her yerde yapılaşma olmaz, bazı yerler kamusal alan olarak kalmalı ya da meydan/park yapılmalı. Bu ayrışmalar, başka dünya kentlerinde de var, ama bizim kadar keskin değil.
HABER – MELTEM ERSOY
