Paylaş
REALTYWORLD REAL ESTATERealty World Türkiye’nin Murahhas Azası Hüseyin Altaş, "Amerikalı ortaklarımız  ‘mortgage geldikten sonra emlaktaki iş hacmini 10’la çarpın diyorlar. Düşük oranlı konut kredileriyle başlayan hareketlilik o zaman iyice artacak" dedi .

Ocak 2006’da başlayacak olan ‘ipoteğe dayalı uzun vadeli konut finansman sistemi’ mortgage, yabancı gayrimenkul markalarının ilgisini Türkiye’ye yöneltti. Son olarak Amerika’nın 22 yıllık emlak şirketi Realty World de, işadamı Yaşar Büyükçetin’in kurduğu D’Partners Emlak aracılığıyla Türkiye’ye geldi. Dürüst Ortaklar anlamına gelen D’Partners Emlak birbirlerini tanımayan, ama hepsinin Büyükçetin’i tanıdığı ortakların oluşturduğu bir şirket. Ortaklar arasında Galatasaray eski yöneticisi Ali Dürüst (Dürüst Şirketler Grubu), Kemal Karaağaç (Bilfar Holding), Kamil Kehale (Varol Tekstil), Önder Fırat (Yapıset), Hilmi Işıkören ve Hüseyin Altaş var.

Realty World Türkiye’nin ortağı ve Murahhas Azası Hüseyin Altaş, mortgage sistemi başladıktan sonra, bugünkü emlak piyasasındaki işlem hacminde patlama yaşanacağını belirterek, "Amerikalı ortaklarımız da ‘mortgage geldikten sonra 10’la çarpın’ diyorlar. Düşük oranlı konut kredileriyle başlayan hareketlilik o zaman iyice artacak" dedi. Altaş, mortgage geldikten sonra, alternatif olarak yurtdışından Realty World’ün mortgage firmasını da getireceklerini kaydetti. Altaş ile, yedi ortağın biraraya gelişini, markayı Türkiye’ye getirme sürecini ve hedeflerini konuştuk.

Yaşar Bey bu işe girebilecek kişileri kendisi biraraya getirdi. Daha önce ortaklar birbirini tanımıyordu. Yedi ortak biraraya gelip şirket kurduk ve marka aramaya başladık. Yaklaşık on markayla konuştuk. 6-7 aylık süre içinde Amerika’ya gidip geldik. Uzun görüşmeler sonrasında Realty World’de karar kıldık. Nisan 2005’de markanın sözleşmesini imzaladık ve 1 Mayısta start verdik .

Realty World’ün Türkiye, KKTC, Güney Kıbrıs ve Romanya ana lisansörlüğünü aldık. Ukrayna, Polonya, Rusya’nın da ön lisans anlaşmalarını yaptık. İngiltere, İskoçya, İrlanda ardından da Fransa müracaatımız olacak. Realty World’ün Avrupaya açılan penceresi diye bakıyoruz kendimize.

Biz bu yılın sonuna kadar 60-70 ofise ulaşabilecek gibi gözüküyoruz. Firma olarak büyük projelerle ilgileniyoruz. Örneğin Taş Yapı’nın İstanbul Maslak’ta yapımını sürdürdüğü Mashattan Alışveriş Merkezi’nin pazarlama işini üstlendik.

Herkesin bildiği gibi emlak sektörünün imajında bir zedelenme var. Başta bir güvensizlik var. Emlakçılara kimse güvenmiyor. Bu işi daha önce yapmamış olması önemli. Daha önce bu işi yapmış kişiyi kendi sistemimizde yoğurmamız zor oluyor. Kaliteli hizmet vermeye çalışıyoruz. Farklı olmamız lazım.

Özellikle güney bölgelerimizde, bütün sahil şeridi yabancıların ilgi alanı. Kuşadası, Çeşme, Marmaris, Bodrum, Didim, Alanya, Kalkan başta geliyor. Özellikle İngilizler villa alıyor. Hatta Kayseri’de Erciyes’in tepesinde bile kayak tesisi yapmak için arazi almışlar. Bölgede ciddi bir rant var. Ben Batman’a kadar gittim, İngilizler orada bile arazi alıyor. Urfa’da İsrailliler daha çok tarıma yönelik yer alıyorlar. Tamamen kişisel görüşümü söyleyeceğim. Bence bir risk her zaman var. Şimdi İngiliz 100 villa yapıyor, Türkleri içine almıyor. Yıllar sonra diyebilirler ki, ‘Halkımız orada etnik grup gözüküyor’. Bu bir komplo teorisi, ama olmayacak birşey değil. İsrail-Filistin olayı gibi. Avrupa’da da yer alıyorlar ama, burada bizi kendilerinden görmüyorlar. O yüzden tehlike var. Belki 100-150 yıl sonra ortaya çıkabilecek bir tehlike.

Sektör çok ilginç. Bir tek depremden etkileniyor. Onun dışında hiçbirşeyden etkilenmiyor. İşler iyi de, kötü de olsa muhakkak sektörel bir hareket var. Örneğin kriz döneminde işsiz kalanlar hayatını küçültmenin yoluna gitti, kiraya çıktı. Bu nedenle talep, biraz daha geri kalmış, ama site özellikli, nitelikli yerlere kaydı. Çekmeköy de bu şekilde oluştu. Borcu olan arsasını, evini satıyor. İşler iyi olduğunda da yatırım yapmak istiyor. Kısacası hareket hep var.

Doğru. Mevcut sistemde mal sahibi tek emlakçıya gidip danışmanlık almıyor. Birkaç emlakçıya gidip en yüksek fiyata vereni seçiyor. Emlakçı danışmanlık yapamıyor. Biz ise, ofislerimize ‘Satamayacağınız mala girmeyin’ diyoruz. 250 bin dolarlık bir daire için 500 bin dolar fiyat istemenin anlamı yok. En basit fiyat belirleme yöntemi, emsal bedeldir. Ama bununla beraber, dairenin durumu, metrekaresi, çevresi, inşaat kalitesi rakamı belirliyor. Türkiye’de yıllık yaklaşık 750 bin nitelikli konut açığı var. Talep o kadar fazla ki, bu yüzden rakamlar yukarı gidiyor. Arzın az olduğu, talebin çok olduğu noktada rakamlar yukarı gider.
HABER – BAYRAM BAŞARAN / İSTANBUL

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız.
Lütfen buraya adınızı yazınız