Paylaş
Konut Kredisi Ev Kredisi Resim Yok
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin tüm dünyada 1 trilyon dolara yakın bir varlığı yöneten hedge fonlarla ilgili bir düzenleme yapılması gerektiğinin altını çizdi.


BDDK Başkanı Tevfik Bilgin tüm dünyada 1 trilyon dolara yakın bir varlığı yöneten hedge fonlarla ilgili bir düzenleme yapılmaması durumunda merkez bankaları ve bankacılık otoritelerinin piyasaları yönlendirme güçlerini kaybedeceklerini söyledi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bir global takip ve düzenleme yapılmaması halinde hedge fonlar nedeniyle dünyadaki merkez bankaları ve bankacılık otoritelerinin bir süre sonra piyasaları yönlendirmede güçlerini kaybedeceklerini söyledi. Bilgin, hedge fonların, haklarında detaylı bilginin hiç olmadığı veya çok zor bilgi edinilen, şeffaflığın çok az olduğu, sınırlı düzenlemelere tabii, genelde off-shore'larda faaliyet gösteren, aza razı olmayan hep daha çok kâr hırsıyla çalışan, hatta varlık ve öz kaynak oranının otuzda birlere ulaştığı, genelde ileri matematiksel teknikler ve finansal mühendislik ürünlerin kullanıldığı fonlar olarak tanımladı. Active Academy tarafından düzenlenen “Risk Yönetimi Zirvesi”nde yaptığı konuşmada Bilgin, bu fonların uymakta oldukları düzenlemelerin sınırlı olduğu, mali tablo yayınlama yükümlülüklerinin ya sınırlı ya da hiç bulunmadığı ve yüksek kaldıraç oranlarıyla çalıştıkları özelliklerine yer verildiğini anlattı.

HEDGE FONLARDA GÜVERCİN ÜRKEKLİĞİ VAR

Bilgin, portföy çeşitlemesi için sistematik olmayan riski en aza çekmek amacıyla bu fonların kullanılabileceğini belirterek, "Ancak hedge fonların özellikleri ve ürkeklikleri riski artırmaktadır. Bugün hayatında hiç gitmediği, belki haritada dahi yerini gösteremediği bir ülkeye hedge fonlar aracılığıyla yatırım yapan, gelişmiş ülkelerin modern ve çok katlı binalarındaki genç ve hırslı fon yöneticilerinin hırsı ve bu hırsın yarattığı Yeni Camii önündeki güvercinlere benzer tedirginlik, bir bilgisayar tuşuna basmakla ülkelerin kaderini etkileyebilmektedir" diye konuştu.

1992 yılında 880 olan hedge fonların 2005 Haziran'ında 8 bin 50 adede, büyüklüğünün ise 35 milyar dolardan 934 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Bilgin, bunun yüzde 44'ünün bireysel yatırımcılara, yüzde 24'ünün ikincil fonlara, yüzde 15'inin şirketlere, yüzde 9'unun emeklilik fonlarına, yüzde 9'unun da hayır kurumlarına ait olduğunu, diğer bir istatistiki bilgiye göre de yüzde 64'ünün off-shore merkezlerde olduğunu ifade etti.

FİNANSALLAŞMAYLA RİSKLER BULAŞICI HALE GELDİ

Bilgin, 1980'li yıllardan başlayarak dünyanın finansallaşma kavramıyla tanıştığını ve Anglo Sakson ülkelerinden yayılan bu kavrama göre şirketlerin ağırlıklı olarak mal piyasalarından değil finansal piyasalardan gelen işaretlere göre yönetildiğini, bugün bir şirketin değerinin muhasebe kârından çok borsadaki riskine göre belirlendiğine dikkat çekti. Bilgin, "Piyasalar, mal değil finans piyasalarının güdümünde işlemektedir. Bu değişimdir ki global riskleri daha bulaşıcı hale getirmiştir. Baş rolde ise türev ürünler, emeklilik fonları, yatırım fonları ve hepsini bir şemsiye altında tutan hedge fonlar gelmektedir. Amaç, mal piyasalarındaki uzun vadeli karlılık değil para akımlarına dayanan kısa vadeli getiri isteğidir" dedi. Bilgin, Uzak Doğu, ve Rusya'daki kriz, Türkiye'de yaşanan dalgalanmalar, Arjantin ve belki de geçen hafta sonu yaşanan Şanghay'dan başlayan dalgalanmaların da bir anlamda mal piyasalarının finans piyasalarından kopması sonucu oluşan balonların küçük ya da büyük bir infilakla patlaması olduğunu ileri sürdü.

BİRİNCİ DERECEDE RİSK FAİZ

Bilgin, bankacılıkta birinci derece riskin, faiz riski ve bunun banka bilançolarında yarattığı domino etkisi olduğunu söyledi. Bilgin, "Bankacılığımızda birinci derecede önemli olan risk, faiz riskidir. Önceki dönemlerden farklı olarak bankalarımızda kur riski değil faiz riski ve bunun yarattığı banka bilanço kalemlerindeki domino etkisi önem kazanmaktadır" dedi. Türkiye'de bankaların risk algılama ve risk kültürüne yaklaşımlarının kendilerini sevindirdiğine dikkat çeken Bilgin, sistemdeki en önemli risklerin kredi artış hızına bağlı olarak geri dönmeme olasılığı, faiz ve likidite riski, yönetim, yönetici ve bağlı olarak sahiplik riski, aracılık faaliyetlerinden doğan haksız rekabet ve mevzuat riski olduğunu söyledi.    Yerli ve yabancı bankalar arasındaki haksız rekabet riskine de dikkat çeken Bilgin, aracılık maliyetlerinin haksız rekabeti önleyecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini yineledi. BDDK'nın 360 milyar dolar büyüklük ve teknik personel başına yaklaşık 1 milyar dolarlık meblağ ve sorumlulukla uğraşan, bu anlamda Türkiye'nin en büyük kurumu olduğunu belirten Bilgin, "Bu kuruma lütfen sahip çıkın. 7 senede 70 senelik hatıra ve yoğunluğa sahip bu kurumun, ülke bankacılığı ve makro ekonomik risk yönetimi açısından başarısı hepinizin başarısıdır" dedi.

DALGALANMA GEÇEN YILA BENZEMİYOR

Dalgalanmayı önlemenin sadece Türkiye gibi gelişen ülkelerin sorunu olmadığını belirten Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Ersin Özince, dünyanın çalkantılardan daha az etkilenecek bir düzeni kurması gerektiğini söyledi. Özince, finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmanın geçen yıl mayıs-haziran aylarında yaşanan dalgalanmaya benzemediğini, bunun da dalganın başında görüldüğünü vurguladı. Merkez Bankası'nda bir faiz artırımı beklentisi oluşabilir mi? yönündeki bir soruya ise Özince, "Hayır, şu an itibarıyla böyle bir şey görünmüyor. Durulmakta olduğu görünüyor. Ama tabi gerekirse sayın başkan bunu yapacağını da söyledi" yanıtını verdi.

MORTGAGE'DA PATLAMA ORTAMI YOK

Risk Yönetimi Zirvesi sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özince, uzun vadeli, uygun faizli kaynak olmadıkça bankacılık sektörünün 1 aylık, 3 aylık mevduatla 10 yıllık, 20 yıllık kredi veremeyeceğini belirterek, "Vermesini de beklememek lazım, verirse de bunun yaratacağı risklerin yine bankacılık sektörüne ve gerektiğinde de vergi mükellefine yansıyabileceğini düşünmek lazım" dedi. Özince, konut kredilerinde faizin bankacılık sektörü için muhakkak bir risk olacağını, en önemli şeyin Türkiye'deki dalgalanmaların, faiz dalgalanmalarının azalması ve reel faizin düşmesi olduğunu vurguladı. Özince, "Türk bankacılık sektörünün önündeki en önemli risk, faiz riski mi?”' sorusu üzerine, "Kredi riskinde oldukça ciddi bir toparlanma oldu. Faiz riski, en önemli risk. Risk olması demek kötü bir şeye işaret etmiyor. Yani mevcut risklerin, finansal risklerin arasında en önde geleni" diye konuştu.

Konut finansmanıyla ilgili yasanın, bir düzenleme olduğunu, her yasal düzenlemenin her konudaki olumluluğu getirmediğini vurgulayan Özince, trafikle ilgili çok yasa bulunmasına karşın birçok sıkıntı olduğunu veya trafiğin fevkalade işlemeyebildiğini söyledi. "Mortgage şu anda böyle büyük bir patlamayla gelişeceği bir ortam yok kanaatindeyim" diyen Özince, bunun olumsuz bir ifade olmadığını, ağır ağır büyüyeceğini söyledi. Özince, yinede yüzyılın olayı olarak tanımladığı mortgage sisteminin, şartlar olumlu geliştiğinde sektörü katlayacağını, Türkiye'ye, Türk vatandaşına da her yönden çok büyük yararlar getireceğini ve birçok olumlu etkisi olacağını söyledi. 

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız.
Lütfen buraya adınızı yazınız